Dünya ekonomisinde kırılganlığın arttığı ve değişim hızının öngörü oluşturmayı zorlaştırdığı bir ortamda; ülkeler, sektörler, ve kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayan, değişimleri öngörüp gelişmenin sürekliliği için aksiyonları tasarlayan, güçlü lobicilik faaliyetleri ile yönlendirici olan dünya ekonomisinin en saygın sivil tartışma platformlarından biri olmak.
Yeni yatırım fırsatlarını belirlenmesinde somut girişimlerde bulunmak ve bunların uluslararası arenada tanıtılmasına güçlü bir zemin oluşturmak, küresel iş dünyası paydaşları arasında etkin bir iletişim platformu olmanın ötesine geçerek kayda değer büyüklükte yeni ticari faaliyetleri tetiklemek ve paydaşlar arası ilişkilerin güçlenerek geleceğe taşınmasını sağlamaktır.
Şimdi nefes alın… Tutun… Şimdi bırakın. Verdiğimiz nefes bile aldığımız nefes değil artık. Değişti, dönüştü…Aldığınız oksijen artık yok. Nefes alma döngüsünün doğal sonucu bu. Şimdi dünyamızı düşünün. Dünyanın nefes aldığını… Dünyanın yaşadığını… İçindeki her şeyle birlikte dünyanın da yaşadığını… Düşünün ki dünyanın nefes alma döngüsünü bizler belirliyoruz. Enerji üretmek için kullandığımız fosil yakıtlar bu döngünün başlıca belirleyicisi. Dünyaya bıraktığımız sera gazlar dünyayı bir battaniye gibi sararak güneşten gelen enerjinin atmosferi aşmasını engelliyor. Yeryüzünde hapis olan bu enerji, kaçınılmaz bir şekilde gezegenimizin ısınmasına sebep oluyor. Dünyanın verdiği nefes de artık aynı nefes değil. Gelişen teknolojilerin yarattığı iklim krizi ile yüzleşen dünya karbonsuz kalkınma planları yaparken biz nasıl bir yol izleyeceğiz?
Dünyamız günümüzde, tüm zamanlardan daha fazla birbiriyle bağlantılı hale gelmiştir. Teknoloji ve bilgi birikimine erişimin artırılması, fikirleri paylaşma ve yeniliği desteklemede önemli bir yöntemdir. Gelişmekte olan ülkelerin borçlarını yönetmelerine yardım edecek politikaların koordine edilmesi ve en az gelişmiş ülkelere yatırımların teşvik edilmesi, sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın başarılmasında hayati önem taşıyor.
Küreselleşmenin her geçen gün insanları, ülkeleri, hatta kıtaları biraz daha yakınlaştırdığı, karşılıklı etkileşimin artarak fiziki sınırların ortadan kalktığı bir dönemdeyiz. Dünya ekonomisindeki kırılganlığın etkisiyle sayısız şirket el değiştirmekte, devletler uluslararası alanda şirket almak isteyen müteşebbisleri teşvik etmektedir. Zaferlerin artık ordularla değil, güçlü ekonomiler, güçlü şirketlerle kazanıldığı günümüzde yabancı şirketlerin ülkemizde yatırım yapması, Türk şirketlerinin de uluslararası arenada değişik sektörlerde şirket alması, Türkiye’nin borç alan değil yatırım yapılan bir ülke olabilmesi, katma değeri yüksek ürünler üreten sektörlerin çeşitlendirilmesi ve sayısının artması noktasında güçlü lobicilik faaliyetlerinin yanı sıra yönlendirici ve koordinatör bir kurum olmak; İstanbul Ekonomi Zirvesi’nin vizyonudur.
Dünyada günlük üretim verileriyle tüketimi arasındaki uçurumun giderek derinleştiği bir zamanda en büyük yardımı yapan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Gelişen teknolojiye uyumlu üretim, bu üretim için gerekli nitelikli iş gücü`, yani eğitim, ilerleyen, yükselen endüstriyel sanayi ve üretim, buna bağlı olarak istihdam bu süreçte işletmeler ve ülkemiz için kilit rol oynamaktadır. Yenilenebilir enerjide ülkemizde son dönemde yapılan çalışmalar oldukça önemli ve umut vericidir. Türkiye Avrupa’da Yenilenebilir enerjide en çok en çok yatırım çeken 7. Ülke olmuştur.Çin’de ortaya çıkan ve hemen ardından önce çevre ülkelere ardından dünyanın dört bir yanına yayılan korona virüs yeni bir küresel düzen ortaya çıkarabilecek kadar etkili bir salgın olarak tarihe geçti. Bu dönemde Türkiye salgınla mücadelesinde örnek ülkelerden biri oldu. Salgın stratejimizin başarısını tüm dünya gördü. Tanı ve tedavi, hasta yönetimi, enfeksiyondan korunma algoritmaları yine bu süreçte hazırlandı ve tüm Türkiye ile paylaşıldı. Yine bu dönemde hastanelerin her anlamda çok yeterli olması bir diğer avantajımız oldu.
Gelişmekte olan ülkelerin tümünde temiz enerji sağlayacak altyapının genişletilmesi ve teknolojinin yükseltilmesi hem büyümeyi teşvik edebilecek hem de çevreye katkıda bulunabilecek kritik önem taşıyan bir hedeftir. Öte yandan, aşırı yoksulluk içinde olanların %80’inin yaşadığı Güney Asya ve Sahra altı Afrika gibi diğer bölgelerde de ilerleme sınırlı olmuştur. İklim değişikliği, çatışmalar ve gıda güvensizliğinin getirdiği yeni tehditler, insanları yoksulluktan kurtarmamız için çok daha fazla çalışmamız gerektiğine işaret ediyor. Büyüyen eşitsizliklerin giderilmesi için, en düşük gelirli %10’u güçlendiren, cinsiyet, ırk ve etnik kökene bakmaksızın herkesin ekonomik katılımını destekleyen sağlam politikaların benimsenmesi zorunludur. Gelir dağılımında adaletsizlik, küresel çözümler isteyen küresel bir sorundur.
Bu hedefin gerçekleştirilmesi için, kadınların arazi ve mülk gibi ekonomik kaynaklar üzerinde eşit haklara sahip olmasını sağlamak hayati önem taşıyan bir hedeftir. Amaç, bu hedefler hatırda tutularak, tam ve üretken istihdam, tüm kadınlar ve erkekler için insana yakışır iş sağlamaktır.
Günümüzdeki pazar eğilimleri ve hızla değişen ekonomik faktörler, kullanıcıları ve işletmeleri her geçen gün daha hareketli çalışmaya yönlendiriyor. Sık seyahat eden, evden çalışan, ofise nadiren gelen çalışanların sayısı 1 milyarı aştı ve hızla artmaya da devam ediyor. Bu yüzden günümüz çalışma hayatında insanların çok fazla yer değiştirmesi ve bunu yaparken de zamanı en verimli şekilde kullanmaya çalışması, teknolojinin de bu bağlam üzerinde kurgulanmasına yol açıyor. Gelişen teknoloji sayesinde kişiler hareket halindeyken bile iletişim kurabiliyor, bilgiye erişebiliyor, video izleyebiliyor, e-postalarını kontrol edebiliyor veya doküman alıp gönderebiliyor. Kısacası mobilite, kişilere istenilen her yerden ve her an işlerini yönetebilme ve iş yapabilme fırsatı veriyor.
Sağlık hizmetlerinin yapısal ve teknik özelliklerinin verimli, kaliteli, süratli ve ekonomik bir şekilde sürdürülebilecek bir anlayış ile planlanması, son yıllarda üzerinde en fazla tartışılan konulardan birisi haline gelmiştir. Hizmetlerin daha ileriye götürülebilmesi; yani hizmet birimlerinin faaliyete geçirilmesiyle ya da mevcut imkanların daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayacak tedbirlerin alınması ile mümkün olacaktır. Amaç, herkesin genel sağlık hizmeti, güvenli ve erişilebilir ilaç ve aşıya kavuşmasını sağlamaktır.
Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmak için, malları ve kaynakları üretme ve tüketme biçimlerimizi değiştirmek suretiyle ekolojik ayak izimizi derhal azaltmamız gerekiyor. Dünya genelinde en büyük su tüketicisi tarımdır ve tarımsal sulama, insanların kullandığı tüm taze suyun yaklaşık %70’ini buluyor.
İnsan, teknolojiyle birlikte her geçen gün yaşam kalitesini arttırırken gezegenimiz, bu değişime ayak uydurmaya çalışıyor ve güzelliklerini insanoğluyla cömertçe paylaşıyor. Turizm, insanın etkileşim içinde bulunduğu ya da bulunmadığı çevrenin bozulmadan veya değiştirilmeden korunarak, kültürel bütünlüğün, ekolojik süreçlerin, biyolojik çeşitliliğin ve yaşamı sürdüren sistemlerin idame ettirildiği ve aynı zamanda tüm kaynakların ziyaret edilen bölgedeki insanların ve turistlerin ekonomik, sosyal ve estetik gereksinimlerini karşılayacak şekilde ve gelecek kuşakların da aynı gereksinmelerini karşılayabilecekleri biçimde yönetilmelidir.
İklim krizi, dijital dünyaya geçiş, küresel ticaret savaşları dünyamızı değişim ve dönüşüme zorluyor. Dünyada jeopolitik ve jeoekonomik belirsizliklerin olduğu bir dönemden geçiyoruz. Dünya’nın üzerindeki bu sis perdesinin kendiliğinden kalkmasını beklenmemesi gerekiyor. ‘Küresel Sistem’ in bu belirsizlikleri kendi akışı içinde çözüme bırakmak yerine, acil risk teşkil eden konularda proaktif adımlar atılması gerekiyor.
Sürdürülebilir güzel bir dünya inşa etmek için insan ve doğa arasında denge kurarak, doğal kaynaklara zarar vermeden, kaynakların bilinçli olarak tüketilmesini sağlayarak gelecek nesillerinin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkan verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını sağlamak misyonuyla çıktığımız yolda tüm paydaşları hızlı ve ortak amaca yönelik birlikte hareket etmeye davet ediyoruz. Bu planları vatandaşların hayatını değiştirecek, ekonomilerimizin ve toplumlarımızın hızla toparlanmasına katkıda bulunacak eylemlere ve yatırımlara dönüştürmenin zamanı gelmiştir.
Loading....